
Metin KARABAŞOĞLU
KARAKALEM
1.BÖLÜM:AİLE ELDEN GİDİYOR başlığı sekiz yazıdan oluşuyor. Kısaca:
Kur'an'ın Hz.Peygamber'e olan hitabına dikkat çekiliyor ve iman vazifesinin kendimiz,ailemiz,akrabalarımız ve diğerleri sıralamasıyla yapılması gerektiğini ve bu yapılırken de bunların birinin ihmalinin sebebi olarak da bir diğerinin gösterilmemesi gerektiği belirtiliyor.
Ebeveynlerin çocuklarına karşı olan sorumluluğunun onların sadece karınlarını doyurmakla yerine getirilmiş olamayacağını,çocukların kâlb,ruh ve akıllarının ihtiyacının giderilmesinin günümüzde ıskalanan bir nokta olması inceleniyor.
Paranın değer ölçüsü olmasıyla birlikte ev hanımlarının yaptıkları kıymetsiz addediliyor. Eve para getiren baba otoritesini de buradan sağlıyor. Kendine hakimiyet sahası açmak veya kendini değerli hissetmek isteyen kadının da çalışmasıyla birlikte ev yuva olmaktan çıkıp pansiyona dönüşüyor.
Huzurevleri örneğiyle yaşlılara karşı alınması gereken imani tutum ortaya konuyor ve kreş/yuva gibi kurumların kritiği yapılmadan, başlarına "İslami" ibaresinin getirilerek meselenin halledildiğinin sanılmasının yanlışlığı gösteriliyor.
Tamamen alıntılamadığım, deforme ederek yazdığım bu cümleler, işlenen konular için fikir vermesi açısındandı,yazıların gücünü ayrıntılarından aldığını söylemeliyim. Detaylara gösterilen özen ve bunlardan çıkarılan enfes yorumlar yazarın diğer kitaplarında-örneğin Kur'an Okumaları serisinde- da gözlemlenebilir.
2.BÖLÜM:EKONOMİ NOTLARI:
3.BÖLÜM:SİYASET YAZILARI: 'İslami' partiler, halkçılık, Osmanlı konulu yazılar.
4.BÖLÜM:COĞRAFYALAR VE ÖTESİ:Ulus-devlet, milliyetçilik etraflı yazılar.
ARA BÖLÜM:UYGULAMA NOTLARI:Efes Turnusolu, Fırat'ın Suyu,Kardak..
5.BÖLÜM:NÜANSLAR
M.Karabaşoğlu, Kur'an ve Hz.Peygamber odaklı okumalarla çıktığı gece yürüyüşlerinde halkın veya herhangi başka birşeyin değil Hakk'ın hatırının âli olduğuna inanıyor ve yeri geldikçe ehl-i Dine'e de, 'İslami' partilere de, cemaatlere de,onların 'İslami' ticari teşekküllerine de düştükleri kertenkele çukurlarını bir bir göstermekten çekinmiyor. Bâtıl düşüncelerin ve ortaya koydukları felsefe ve yaşam biçimlerinin iman eksenli sorgulamaları yapılırken, Müslümanların asıl dikkatini yoğunlaştırması gereken yerin fert ve toplum olarak bizzat kendileri olması gerektiğini işaret ediyor. Hali hazırdaki egemen görüşün Batı (kaynaklı) olduğunu kabul edersek, Batı'lı anlayışın anti-tezini üretme ve ona karşılık verme çabasındansa,asli değerlerinin ne olduğunu anlamak, bunlar üstüne dikkatli nazarlarla düşünmek manipüle olmayı engelliyor, başkalarının gündeminde savrulmaktan koruyor.
Kitapta beni rahatsız eden belki de tek nokta, ulus-devlet,milliyetçilikle ilgili yazılarda Türkiye Cumhuriyeti'nin TC kısaltmasıyla kullanılmasıydı. Bu tercihe yanlış demek mümkün değil çünkü kısaltması o şekilde ama bu kullanımın bebek katillerini anıştırması, benim şekli aşamayıp içeriğe ulaşmamı da engellediğini söylemeliyim. Bunda, yazarın eleştirdiği, uzunca yıllar tedrisinden geçtiğim milli eğitimin etkisi vardır belki de.
Karabaşoğlu ve tarz/yaklaşım itibariyle kardeşi olan yazarlar, bana mermere düşen damlaları hatırlatıyor:Büyük laflar etmeden, kitleleri etkileme/oluşturma derdine düşmeden kendilerince doğru bildikleri yolda 'mütevazı' adımlarla ilerliyorlar, kısacası vazife-i imaniyeye bakıp vazife-i İlâhiye'ye karışmıyorlar.
Diğer makale ve denemeleri için:
Karakalem
Zafer Dergisi
2 yorum:
Camide Dans Var kitabı da raflarda hemen gözümüze çarpar. Ayrıca Küçük Şeyler kitabını da okumuştum ki Karabaşoğlu saygı duyulacak bir yazar. Hem yaklaşımı hem fikirleri hem fikirlerini sunuş biçimi...Okunmalı.
cenk söylediğin gibi yorumların benim kısaltılırken anlam kaybına uğramış cümlelerimden (alıntı diyemem bunlara zaten tırnak içine almadım.)üzerinden. ulaşabilirsen ve istersen kitapta yazarın meramını daha net anlayabilir,yorumlayabilirsin.
karabaşoğlu'nun kadının çalışması ile ilgili düşüncesi nedir bilmiyorum fakat kitapta anladığım kadarıyla ev hanımlığı'nın aslında önemli,kıymetli olduğu fakat günümüzde para'nın tek değer ölçüsü olmasından haraketle bu olgu(?) inceleniyor.
yazar, ev'in pansiyona dönüşmesini erkekten dolayı oluyorsa da eleştiriyor.
bilmem yazar ne düşünür ama karabaşoğlu'nun kendisini köktendinci yerine mümin, müslüman veya kur'an ahlakıyla ahlaklanma yolunda biri olarak tanımlayacağını sanıyorum.
avukat gibi davranmak/görünmek istemem,kitaba başvurmak daha sağlıklı sonuç verecektir.
bunun yanında yazar üstünden değilse bile meseleler üzerinden gidebiliriz.
buradaki şarap üretimi ile ilgili yazıya yaptığın yorumla da ilgili biraz.
sorun sanırım konuya iki farklı açıdan bakmaktan kaynaklanıyor:salt iktisadi(dünyevi?) ve islam'ın bu konudaki görüşü.
yorum kısmında demek istediğim şuydu:islamı hesaba katmadan düşünürsek üzümden maksimum faydayı(kârı) elde etmeyecek yöntemler seçmek(üzümsuyu,üzüm satışı) tamamen saçmalık,ahmaklık,ziyan.
fakat dini hassasiyetle düşünüldüğünde üzümden şarap yerine üzümsuyu vs. olarak istifade etmek zarar değil olması gerekendir.
umarım anlatabildim.
Yorum Gönder