23 Haziran 2008

haluk dursun'un nil'den tuna'ya osmanlı yazıları kitabım kayıp,tekrar almak şart oldu.
istanbul'da yaşama sanatı'na da her nisan mayıs bi gaz bakarım-ilk aklıma o gelir. murat belge'nin ki yok , hayali listemde var ama/her kütüphanede bulunması gereken eser:p/.



haluk dursun,-ben öle tanıdım-deli bi adam. bilgi yönünden de, meraklısına dipnotları var. balkanlardaki ağaçların çapını ölçen envanterini tutan biri.

eman tur varmış, gezemiyor olmam googledan gezi yazılarını bulmama mani değil.
haluk dursun sanırım eman tur için gezmiş yazmış...

füruzan'ın balkan yolcusu'nu da zaman zaman okuyorum. bu tür kitapları okurken kafam karışıyo, haritadan takip etmek lazım. füruzanınkinde sanırım şunlar çok belirgindi-röportajlarda- "komünist dönem çok iyiydi,tito iyi adamdı". bosna savaşındaki kadınlarla ilgili yerler de var ama bu konuyu okumak yürek ister.(özellikle bu konuyla ilgili kitaplar var sanırım ama dediğim gibi okunabilir mi bilmem)

atlas'ın aralık 2005 sayısını gene "balkanlarımız/yüzyıllık sürgün/balkanları bilmiyorsan hiçbir şey bilmiyorsun!" dan dolayı almışım,ve atmamışım.

bi fuardan kelepirden bağladığım hayal şehirler var, diğer kitapları daha çok beğenmeme rağmen bunun için uğraşmışım, genel bi haritayı görmek açısından olabilir, bu kitapta sıkça tekrarlanan bazı cümleler,cümlemsiler beni biraz rahatsız etti,klişe geldi-onu hatırlıyorum doktor.
*
Hayal Şehirler
Hasan Ali Demircan
Akçağ Yay., 2005

"Hayal şehirlere doğru yola çıkarken, dudaklaarımızda Yahya Kemal Beyatlı'nın ölümsüz mısraları vardı:

Gökte top sesleri var, belli derinden derine
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine

Evet, Türklük Avrupa'ya, Afrika'ya, Ortadoğu'ya, ayın cazibesine kapılıp kabaran bir deniz gibi yayılmıştı. Sonra ceziri ve meddi biten deniz gibi geri çekildi....lakin bu topraklarda tuzunu bıraktı."



Balkan'a Çıkmak
Sofya, Üsküp, Saraybosna, Mostar, Belgrat, Selanik, Hanya

Tuna Boylarında
Budin, Köstence-Babadağ

Kırım Atlıları
Bahçesaray

Arap Coğrafyasında Türkler
Şam, Halep, Bağdat, Kudüd, Beyrut, Kahire, Mekke, Medine, San'a-Yemen

Okyanusa Açılmak
Cezayir, Tunus, Massava
*

bundan dört ay öncesine kadar balkanlar ve diğer türkiye dışındaki osmanlı şehirlerinin izini sürmek-kitaplardan da olsa- heyecan verirdi, sonra osmanlı'nın başkentini gördükten sonra buralar bizi etkileyebilir mi diye düşünmeye başladım. yine de hedefim hedef gitmek lazım.
çünkü mesela hakan albayrak okuyunca insan şam'ı görmek istiyor.bu hakan albayrak'ın kalbinden kaynaklanıyor bence. allah bizi de onun gibi yapsın desek ikiyüzlülük olur mu?
konu saptı.

heybeliadayla ilgili kitabım da var,çok kitabım var manyak kitaplarım var sürekli okuyorum.

bugün bi de kitapların üstüste konarak webcam seviyesi ayarlama işine yaradığını farkettim çok güzel kazanım oldu benim için.

şunu da yaziim bitsin şekerim,zamanında kaydetmişim gene.
bu kitabı tesadüfen aldığımda-sırf isminden dolayı- süleyman çobanoğlu'nu tanımıyordum sanırım o zaman kanal 7'de kalp gözü davaları da yok idi. s.çobanoğlu'nun bu yazıları köşe yazıları olabilir. bu kitaptan sonra peşine düştüm aşk ile hain kardeş'ini buldum, şiir kitabını dahi aldım.
ki adam zaten şair imiş, ismet özel "benden sonra bi tane geldi o da süleyman" demiş,düşün.

"Bu kitabı yobazlara adıyorum.İbrahim’e.Her şeytani taarruzda,gövdesi oklarla delik deşik edilen o katı kayaya. Eyyub’a. Çatal dilli bir yalanın, pelteleştirmeye, çamurlaştırmaya çalıştığı o dimdik gövdeye. Musa’ya. İstatislikle görülemez, tedris ile bilinemez olana. Yunus’a. Kendi mağmasını katı kabukları altında tutup da, altı milyar kelleye gezip dolaşacakları bir yeryüzü bahşedene. Yusuf’a. Jeostrateji yerine su içmeyi, meclis aritmetiği yerine teçhiz ve teklifin inceliklerini bilene. Salih’e. Bizim acemice vuruştuğumuz bu vadiye, ağlayarak oğul gönderene. Yakub’a.

Dedeme. Ve onun gibilere."


Yobazlığa Övgü
Süleyman Çobanoğlu
Şule Yay., 1999
*
“şiir hakkında yazmak ya da söylemek, şiiri daima sıkıştırır. yazdıklarım kimbilir ne; bunu tam olarak bilmiyorum. yine de, şiirin, “kıyamet koparken elindeki yeşil fidanı dikmek”, tekrar tekrar kesilen damarlara tekrar tekrar ulanmak, içimizde dolanan sıcak kurşunun dilde soğuması demek olduğunu kavrıyorum. beni uzaya dağılıvermekten, berbat bir duvarın ahmak bir tuğlası olmaktan kurtarıyor şiir: o ne sanıldığı kadar geniş, ne de sanıldığı kadar cılızdır.
“çağla”dakilere gelince. nereden bilmem, henüz taze bir şehzade iken kellesi uçurulan hece, bende kendine yer açtı. eski ve kuru bir ağacın bendeki sürgünleri bunlar. onca bateri içinde bir cura’ya heves ettim. ki çaldığım odur...”

Şiirler Çağla,iç kapak.
*

h.sonu okudum fotoğrafı bile var, burhan eren içinde kötü kelime olmayan bi kitap yazmış,dağıstan çetinkaya resimlemiş. aslında mustafa ruhi şirin masal mektuplar demek de lazım, o zaman daha da uzar.

9 yorum:

pass dedi ki...

o kitap benim olacak ilbeerrr! yıkarım burayı.

ilber dedi ki...

oh her isteyene kitap vereceksek işimiz iş. kitapçılar eve nası ekmek götürecek.

pass dedi ki...

bana böyle demiyodun ama..ben de seni içi dışı bir bi insan sanmıştım hıh!

doli incapax dedi ki...

unutmuş değilim de ilber, kafamı toplayamıyorum.

öyleyken böyle.

ilber dedi ki...

bir kitap uğruna ne içim ne dışım kaldı ya rab!verdim gitti pass aman sus:)
*

doli depreşiyomuşsun ona bağlayalım olmazsa. ben de acaba yazma sırası bende mi kaldı diye şüpheleniyordum:)

selamlar,

pass dedi ki...

bir daha yorum yazmayacağım buraya.

Adsız dedi ki...

şiir demişken, ilhami çiçek'in satranç dersleri diye bir şiir kitabı ve aynı adlı bir şiiri var , okumuş muydun?
N.

ilber dedi ki...

N.,dün yazdığım yorum çıkmamış
şiiri okumamıştım okudum,şairi de duymamıştım...

ilber dedi ki...

mevzu yok ondandır hocam