4 Haziran 2005
Bir Güzel Gurbet Kırım
Seher Durmaz, Kaynak Yay. Yurtdışı Hatıraları-1,2003
"..Sağlıklı olana günler de biter geceler de. Gurbet de geçer ömür de. Ama öyle
günler, öyle geceler vardır ki;zamanın bir kıyısında, bir kuytu yerinde ya da
merkezinin yakınında bir şehri aratmaz. Hatıra bineğine kurulur, şehr-i zamanın o
yerlerinde dolaşmaya çıkarsın dakikalar boyu.Ya merkezde, ya kıyı, kuytu bir yerde.."
Seher Durmaz,filoloji mezunu, 3 çocuk annesi, üniversitede Türkçe dersleri veriyor.
119 sayfalık kitabında 3.5 yılını geçirdiği Kırım'da yaşadıklarını günlük-hatırat
biçiminde sunuyor.Kitabı kadın hikayeleri altbaşlığıyla okumak da mümkün.
"26 Metrekarelik Hayat" başlığında Özbekistan'a sürülen sonrasında ise yurduna dönen Kırım Tatar'ı Leyla Abla'nın yaşamı kitapta beni en çok etkileyen yazı oldu.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Orta Asya'dan başlayarak dünyanın çeşitli
yerlerinde açılan okulların kurucuları, kendilerini insanlığa karşı sorumlu hisseden
gönüllüler ordusu idi.Türkiye'den Sibirya'ya, Burma'ya, Afrika ülkelerine ve dahasına göç eden bu öğretmenler ve üniversite öğrencilerinin hikayelerinin yazılı olmaması kanımca sandukaların ahirette açılması inancıyla besleniyordu. Bunda biz Türklerin yazmaktan çok anlatmayı seviyor olmamızın da etkisi vardır elbet. Türünün ilk örneği zannettiğim bu çalışma(lar) umarım çeşitlenir ve daha 'profosyenelce' hazırlanarak sunulur. Kastım bunların fotoğraflarla desteklenmesi, kitap için tema veya tür belirlenmesi.
Bu insanların kendilerini kendi kelimeleri ile ifade etmesi, onları mensup oldukları
cemaat kimliklerinden öte birey olarak tanımamızı sağlıyor.Kendileri hakkında yerel ve global ölçekteki tüm iddialarla polemiği girme yerine işlerini yapıyorlar ve sanki bu türden konuşmaların kendilerini hedeflerinden saptıracak zaman kaybı olarak görüyorlar.
Şu alıntıdaki ben değil o anlatımına ve yaptığı işi 'vefa borcu' olarak görmesine dikkat,sade ve naif:
"..taşınmışlardı buraya. Yeni bir ülke, yeni bir şehir, yeni bir ev.Kocası da kendisi de seviyorlardı kepçe-kazan misal gezmeyi, dolaşmayı. Yeni yerler görmeyi, yeni insanlar tanımayı,eğitim, hizmet seferberliği içinde çalışmayı.Yabancılara bir musuki zarafetindeki dilimizi öğreten, zengin kültürümüzü tanıtan, beynel milel dostluk köprüsünde yer alan, bir vefa borcunu ödeme gayretini güden binlerce insandan biri olmayı.kendisi için de elbet yapacak çok işler olacaktı;zira kervanın yükü ağırdı, herkes için taşınacak bir yük vardı. Hayır, yük değil, cevher! Bezenecek bir cevher neden olmasındı?Zira bundan evvel yaşadıkları ülkeden bunlara aşina idi.."
Sahabe Hayatları ile yetişen bu nesil, içinden kendi örneklerini çıkarmaya başladı.
Kendilerini Asr-ı Saadet'le bağlantılayan bu yorum kimilerine iddialı gelse de
bireysel anlamda ailelerini ve yerleşik düzenlerini terkedip, "inandım" dedikleri bir misyon uğruna gönüllü gurbetlere çıkan bu insanlar sadece bu tutarlılıkları için bile çok değerliler.
Zaman kendileri hakkında en doğru hükmü verecektir.Komik tarafı şu ki, onlar böylesine bir hükme de kıymet vermiyorlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder